11 Kasım 2009 Çarşamba

Çok seslilik, çok renklilik


Her zaman kafama takılan bir soru bu sabah gerçek anlamda benim için sorun olmaya başladı.

Her zamanki işlerimi yaptıktan sonra bir müzik dinledim ve bu müzik annemin yıllar önce bozuk bir Türkçe ile söylemeye çalıştığı bir şarkıydı.

Müziğin insanı farklı şekilde etkileyecek bir özelliği vardır.

"Müzik insanı yolculuğa çıkartır."

Bende müziği dinlerken geçmişe ait bir yolculuğa çıktım.

Şu an bu duygu yoğunluğuyla boğuşmaya çalışıyorum ama kafama takılan konu çok daha farklı bir şey aslında. Bu sebeple duygu kısmını bir tarafa bırakıp düşünce boyutuyla bakmaktayım.

Dinlediğim müziğe etnik müzik adını vermişler.

Lejla Jusic adlı bir bayan sanatçı "Sevemez Kimse Seni" adlı bir şarkı söylüyordu.

Bildiğim Suat Sayın a ait bir parça olduğudur.Suat Sayın da Türk Sanat Müziği Sanatçılarından biridir.Gerçi ben onu Türk filmlerinin müziklerinden tanıyorum. O benim için bazen Türkan Şoray, bazen Hülya Koçyiğit tir....

Lejla Jusic ise Saraybosnalı gerçekten çok güzel bir sese sahip, eğitimini şan üzerine yapmış,kendi ulusuna ait ezgileri seslendirdiği gibi başka ülkelere ait ezgileri de seslendiren kapsamlı bir sanatçıdır.

Lejla Jusic i etnik müzik yapan sanatçılar arasına alabiliriz.Türkiye ye geldiğinde bize ait parçaları seslendirdiğinde ise ,bu parçada olduğu gibi, yapısından dolayı bir sınıfa ait parçayı etnik müzik kimliğiyle etiketlemek müzik adına bir yanlıştır.

Bu parça poplaşmış, biraz arabeskleşmiş bir Türk Sanat Müziği parçasıdır ve etnik müzikle yakından uzaktan ilgisi yoktur.

Etnik kavramı aslına bakarsanız sosyolojik bir terim olup sosyologlar arasında dahi henüz tam anlamıyla bir yere oturtulamamış bir kavramdır.

Her ülkede sayıları değişebilen etnik guruplar vardır.Bir gurubu etnik tanımının içine almamız için, o gurubun ortak bir geçmişe dayandırılarak ötekileştirilmesi gerekmektedir.

Yani siyasi bir yapısı vardır etnik yapının.

Yaşadığı coğrafyada yaşadığı coğrafyanın yapısından farklı olan gelenekleri, dilleri, dinleri vardır etnik gurupların.Sadece bunlar değildir bir gurubu etnik yapan.

Bu gurubun içindekilerde kendilerini yaşadıkları coğrafyanın dışında bir yapıda görür ve bu kabulle yaşar.

Bu sebeple bir üst yapı kuruluşu olan sanat kavramı da yaşadığı coğrafyanın dışında özellik gösterir.

Hassas olmamız gereken konu halk müziğiyle etnik müziğin birbirine karıştırılmamasıdır.İkisi de birbirinden son derece farklı iki olgudur. Ama ne yazık ki aynıymış gibi ele alınır.

Etnik müzik ve halk müziğini aynı gibi ele aldığımızda müzik adına bir çok yanlışlığa adım atmış oluruz. Etnik guruplar ve doğal olarak etnik müzikler Halk Müziğini zenginleştiren ara kaynaklardandır.

Halk Müziği içine etnik müziği almasına rağmen, etnik müzik kendi başına bağımsız olmayı tercih eder.Birinin kucaklayan birinin ret eden bir yapısı vardır.Ve bu da doğanın en güzel zıtlığının uyumunu ortaya çıkarır.Farkına varmadığımız şey budur aslında.

Zıtların birliğinin değişmez güzelliğini görmemezlikten gelerek siyasilerin çıkarları uğruna topluma ait tüm değerler ve özellikler yok olurken , doğanın kendisinde var olan bu güzelliğin içine nefret, olumsuzluk vs. gibi insanın var olduğu andan itibaren yakasını bırakmayan ilkel davranışlar girer.

Yaşamın çok seslilik ve çok renklilik üzerine kurulduğu güzel bir dünya en büyük hayalim yine de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder