21 Haziran 2010 Pazartesi

Böyle Buyurdu Zerdüş



Yelkovan kımıldadı, hayat saatim soluk aldı, - ömrümde duymadığım bir sessizlik vardı çevremde; yüreğim yılgıya kapıldı.

Yalnız gezerdim; o yanlış yollarda gönlüm neye acıkırdı geceleyin? Dağlara tırmanırdım; kimdi sen değilsen, aradığım dağbaşlarında?

Gürültüler ve gök gürlemeleri ve fırtına sağanakları, bundan, bu sakıngan, kuşkulu kedi dinlenmesinden yeğdir gözümde; kişiler arasında da usul basanlara, yarım yamalak kişilere hınç bağlarım en çok, kuşkulanan, durumsayan, geçen bulutlara.

Yüreklilik en iyi öldürendir: yüreklilik, acımayı dahi öldürür. Oysa acıma, en derin uçurumdur: kişi, hayatı nice derinliğine görürse, onca derinliğine görür acı çekmeyi de.

Ama yüreklilik en iyi öldürendir, saldırgan yüreklilik: ölümü dahi öldürür o; çünkü der: "Bu muydu hayat? Peki öyleyse! Bir daha!"

Akşamları ateşin başına oturduklarında hep beni konuşurlar, ama hiç biri beni düşünmez.

Onlar, gerçekte en çok bir şeyi isterler: kimsenin kendilerine zarar vermemesini. Böylece herkesin hoşuna gitmek, herkesi hoş tutmak isterler.

Ama "erdem" deseler de, ödlekliktir bu.

Ah bu iyiler! İyi kişiler gerçeği hiç söylemezler. Bu türlü iyi olmak, ruh için sayrılıktır.

Baş eğer bu iyiler, teslim olurlar; yürekleri öykünür, canları söz dinler; oysa söz dinleyen, kendini dinlemez!

Her bilgi, tedirgin vicdanın dibinde yeşermiştir şimdiye dek! Parçalayın ey gören kişiler, parçalayın eski levhaları!

Ah, bütün yarım istemleri bıraksanız da, eylemde olduğu gibi, tembellikte de tam kararlı olsanız!

Kimine göre yalnızlık, sayrı kişinin kaçışıdır; kimine göre de, sayrı kişilerden kaçıştır.

Ve kötüler ne kadar zarar verirlerse versinler, iyilerin verdiği zarar en zararlı zarardır.

İyilerin aptallığında dipsiz bir kurnazlık vardır.

İyiler, kendi erdemlerini bulanı çarmıha germek zorundadırlar! Yaratıcıdan nefret ederler en çok, levhaları ve eski değerleri altüst edenden, bozandan, - yasabozan derler ona. Çünkü iyiler, yaratamazlar; onlar hep sonun başlangıcıdırlar. İyiler yalancı kıyılar, yalancı güvenlikler öğrettiler size; iyilerin yalanları içre doğup büyüdünüz siz. Her şey iyiler eliyle baştan aşağı burulmuş, çarpıtılmıştır.

Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiç bilmemek daha iyidir! Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir!

Ben büyük horgörenleri severim. İnsan altedilmesi gereken bir şeydir. Boyun eğmektense umutsuzluğa düşün daha iyi.

Friedrich Nietszche


13 Haziran 2010 Pazar

Çeşitleme




Bir Çiçek


Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.

Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.

Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya





Ürperti


Sisini kendi yaratan gemi
Kayıp gidiyor ayaklarımın altından
Çırpıyor kanatlarını zıpkın kuşu
Sisin içinde
Denizde zaman yok.

Yanmış bal kokuları getiriyor rüzgar
Kıyıdaki camlardan
Döl tozlarıyla.

Ben de bir tohumum burada
Uyarılmış bir tohum
Beni kıyıya
Bırakan bana
Denizde zaman yok.

Saflığın ve güzelliğin
Büyük zamanı...

Edip Cansever





Kuşsuzluk


Kuşlara yer kalmadı artık
Geçen yaz bıraktığı köyü bulamıyor leylekler
Asit yağmurları örttü üzerlerini
Kırlangıçlara ne çatı altları kaldı yuva yapacak
Ne ıslatıp biçimlendirecekleri toprak
Şıra içemezler artık
Asma kütükleri kahverengi birer haç
Petrol denizlerinde renkleri değişti martıların
Yalıçapkınları bilirler mi
Avları metal ölüsü bir balık.

Kuşlar için evler yapardık oysa
Penceremizde, saçağımızda, bahçemizde
Sesleri alıştığımız bir şeydi
Ne oldu da uzaklaştık kuşlardan
Kuşsuz dünya, biraz da insansızlık değil mi?

Turgay Fişekçi


Fotoğraflar;

Gerald Berghammer