25 Ocak 2011 Salı

Ah şu edebiyatçılar!



Bir kaç gündür tesadüf sonucu okuduğum bir haber ile kafam oldukça karışmış durumda.

İnternette, yurtta neler oluyor diye yaptığım bir gezinti karşıma ilginç bir haberi çıkarttı.

Bu haber; "Şair Lale Müldür'den edebiyat dünyasını sarsacak iddia: Nilgün Marmara intihar etmedi öldürüldü!" şeklinde şok edici bir başlıktı benim için.

Belki haberi okudunuz, okumadıysanız aşağıdaki linki tıklayarak okuyabilirsiniz;

tıklayın

Lale Müldür, bir kaç şiiriyle sevdiğim edebiyatçılar arasındadır. İlginç bir kişiliktir bildiğim kadarıyla, ama Türk edebiyatında şiir dünyasına kattığı bir çok zenginlik vardır bu anlamda kendisine saygı duyarım.

Nilgün Marmara ise her koşulda ilk tercihimi oluşturacak edebiyatçılardan.

Çoğunluk içinde bu haberin sıradan olmadığına inanıyorum. Anlaşılabilir bir gerçekliği yok bu açıklamanın benim için. Kafam gerçekten basmıyor; bir insan böylesine önemli bir konuda neden yıllarca suskun kalır?

Bir başkası olsa, herşeye rağmen bu suskunluğu anlayabilirim ama söz konusu Lale Müldür olunca bu suskunluğun anlamsızlığı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Pek çok konu da oldukça yırtıcı bir karakter sergileyen sayın Müldür ün bunca yıl suskun kalmasının affedilecek bir yanı yok.

Ne kadar gerçeği içinde barındırıryor bu konu onu da anlayabilmiş değilim.

Anlayamadıklarım arasına edebiyatta bir yerlere gelmiş kişilerin son derece anlamsız davranış sergilemesi de var.

Beni içten yaralayan ise çok daha farklı bir konu aslına bakacak olursanız. Sayın Müldür intihar gerçeğinin dışarıda kalan kişilerin dünyasında nasıl önemli bir rol oynadığının sanırım farkında değil.

Hepimiz ölüm olgusunu doğal karşılayabiliriz. Var olduğumuz andan itibaren iç içe olduğumuz bu gerçek bazen kişinin kendi isteğiyle bir son bulabilir. Buna hiç itirazım yok.

Ama yine de ötelediğimiz gerçeklerimizdendir ve sevdiğimiz kişilerin bir anda intihar ederek bizden uzakta bir yere yerleşmesi kabulde zorlandığımız şeylerden biridir.

En azından benim için öyle...

Bir intiharın ardından hayata yeniden tutunabilmek, bunun nedenlerini sorgulamak kolay hazmedilir bir şey asla değildir. Hep bir şeyler eksik kalır bundan sonra hayatınızda. Yarım tebessümlerle dolaşırsınız. Çünkü ret eder bir yerde mantığınız bu gerçeği.

Yinede devam eder yaşam, nasıl geçtiğini bir tek siz bilebilirsiniz. Bir şekilde dinginleşir dünya herşeye rağmen, kabul edersiniz büyük bir kederle.

İşte Nilgün Marmara nın sevenlerinin de neler yaşamış olabileceğini bir parça bilirken bu kabul sürecinin dinginliğindeyken birinin çıkıp asla kapanmayan yarayı yeniden kanatması ve bambaşka yeni acılar ve sorular oluşturması haksızlıktır.

Hiç kimsenin hiç kimseye bu haksızlığı yapma özürlüğü yoktur.

2 yorum:

  1. Sevgili Adan,

    Evet haberi okuduğumda bende kendimi çok kötü hissetmiştim. Kabul etmede zorlanılacak bir haber bu. Hatta çok itici bir haber olduğunu bile söyleyebilirim.

    Sen bir başka yönden çok daha farklı bir hassasiyet göstermişsin ve yerden göğe haklısında.

    Katılıyorum sevgili dostum, kimsenin kimseye bu haksızlığı yapma özgürlüğü yoktur.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Sanem, içim kanıyor açıkcası...

    YanıtlaSil