21 Ocak 2010 Perşembe

Gece yarısı sanrısı...



Bazen "sus" diyorum kendime, hatta hiç sesini çıkartma, yokmuş gibi davran...

O kadar yanlış olan şey varki çevremizde...

Ve yanlışlara alkış bile var, duyulmaz sesin...

Camille Claudel in canına okuyanlardan biri Rodin. Duyuramayınca sesini bir tımarhanede son buldu yaşantısı.

O zamanda bile Rodin in bir çok eserini Camille Claudel in yaptığı dedikoduları dolanırken hiç önemsemeden söylenenleri inandığı gibi yaşamasına devam etti bu kadın.Büyük eserler ortaya çıkararak...

Ama 21. yüzyılda Camille Claudel e ait eserlerden bazılarının Rodin in eserleri şeklinde sunulmasına dayanamıyorum.

Bu haksızlık...

Kesinlikle Rodin çok büyük bir sanatçı ama Camille Claudel onun gölgesinde kalmayan ve çok daha büyük değerler üreten ve daha da üretebilecekken hayata tutunamayan sanatçılardan.

Ve bu sunumlar yapılırken bilen bilmeyen herkesin;" mükemmel, olağanüstü" demelerine seyirci kalmak neye ihanet bilemiyorum?...

Camille Claudel e mi?

Sanat a mı?...

Yoksa kendime mi?...

Sanki Camille Claudel in "sus " diyen sesini duyuyorum,kardeşi Paul a yazdığı mektup geliyor gözlerimin önüne;

''Akıl hastanesi! Evim diyebileceğim bir yere sahip olma hakkım bile yok! Onların keyfine kalmış işim! Bu, kadının sömürülmesi, sanatçının ölesiye ezilmesi... Mahsus kaçırdılar beni, onlara tıkıldığım yerde fikir vereyim diye, yaratıcılıklarının ne kadar sınırlı olduğunu biliyorlar çünkü.

Kurtların kemirdiği bir lahana gibiyim şimdi, yeni filizlenen her yaprağımı büyük bir oburlukla mideye indiriyorlar...


Bilmiyorum, kaç yıl oldu buraya kapatılalı, ama tüm hayatım boyunca ürettiğim eserlere sahip çıktıktan sonra şimdi de kendilerinin hak ettikleri hapishane hayatın
ı bana yaşatıyorlar...

Bütün bunlar Rodin şeytanının başının altından çıkıyor, kafasında bir tek düşünce vardı zaten kendisi öldükten sonra benim sanatçı olarak atılım yapıp onu aşmam, bunu engellemek için de yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da ben hep mutsuz kalmalıydım... Her bakımdan başarıya ulaştı işte!
Bu esaretten çok sıkılıyorum...eve hiç dönemeyecek miyim, Paul?''

Akıl hastanesinde ki bir kadının saçmalamaları diyebiliriz kolaylıkla ama sorduğu bir soruyu sormadık mı kendimize?

“Bu kadar yalnız kalmak için ne yaptım?”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder