13 Ağustos 2009 Perşembe

Diyemediklerim...

Bazen hiç beklemediğiniz sorularla karşılaşırsınız. Vereceğiniz yanıtlar vardır belki ama bu cevapların ne kadarını vermek istediğinizi bilmemenin şaşkınlığında donup kalırsınız.

Karşınızdaki kişi insanca bir olguyla yaklaşıp size bir soru soruvermiştir ve çok basit gibi gözükmektedir aslında yanıt.

Ama....

Ama veremezsiniz yanıtı...

Aslında; hergelenin, işe yaramazın tekiyim demek gelir içinizden,aldığım onca eğitim ve aslında kariyer olarak iyi yerlerde olmam bu gerçeği pek değiştirmiyor çünkü bir insanı kırdım yok ettim ve arkasından dağıldım demek ve bunu anlatmak o kadar kolay değil.

Şimdi ise çekildiğim köşemde kendimi cezalandırma işiyle uğraşıyorum diyebilmekte kolay değil...

Şu anda yaptığım hiç bir şeyin benim için anlamı olmaksızın köşemde olup biteni sessizce izliyorum diyebilmeyi isterdim...

Dünya yine bildiği hızla ve açıda dönmeye devam ediyor ve biz insanlar alışkanlıklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz ama gerçekte ne yapıyorsun sorusunun yanıtını verebilmeyi çok isterdim.

Ellerim ve parmaklarım çamura, mermere yine dokunuyor, yada bagetlere, yada deriye...

Kulaklarıma yine güzel melodiler geliyor, gözlerim yine anlamlı renkleri ve yazıları ayırt edebiliyor.

Edebiliyor, edebiliyor ama....

Amaların devamını kendi içimde bile getiremezken eksik kalıyor, tamamlanmıyor cümleler.

Hep bir yerlerde güdük kalmış duyguların egemenliği hakim. Güzel insanlar görüyorum orada burada. Hiç tanımasam da onları, onlar adına kaygılanıyorum anlamsız bir şekilde. Kendimi görmemezlikten gelmenin huzuruyla kalplerini kıracak bir olgu varmıdır yokmudur diye düşünüp yapmış olduklarımın affettirilmesi gibi garip bir kandırmacayla nefes alıyorum.

Ve insanoğlunun o güçlü imgesi altında ne kadar zayıf olduğunun yansımasını hissediyorum kalbimde.

Yaşamın anlamını bulanlara sıkıca o anlama sarılmalarını, başka bir şeyle ilgilenmemelerini dilemekten başka bir şey gelmiyor bir de elimden...

3 yorum:

  1. herkesin belli dönemlerde içinde duyumsadığı ama kelimeler dökemediği duyguları çok güzel bir şekilde ifade etmişsiniz..diyemediklerimiz dediklerimiz olduğunda o sol memenin altındaki cevahir huzura kavuşacaktır..

    YanıtlaSil
  2. sevgili titus;
    kaldıgım yerden devam ediyorum:)

    'ama' ile bagladıgımız cümlelerimizde, hitap ettigimizce 'ama' dan öncesinin hiçe sayıldıgını düşününce ,diyemediklerimiz daha da anlamlanıyor:)

    kimi zaman nerede arayacağımızı bilemediğimiz, sarıldıklarımdan..

    hoş gelir umarım.

    http://rapidshare.com/files/268289433/01-Bill_Withers___aint_no_sunshine.mp3

    sevgiyle kalın..

    YanıtlaSil
  3. Biraz geç kaldım sanırım yazmakta...

    Ani bir kararla belkide bir ödül oldu kendime bilemiyorum, diyemediklerimi Norveç kıyılarının fiyortlarında haykırmaya gittim.

    Diyemediğim çok şey varmış...

    Sessiz bir ortamda, neredeyse doğanın seslerinden başka hiç bir sesi duyamadığın o muhteşemlik o kadar iyi geldi ki.:)

    Diyemediklerimiz olsa bile sanırım doğanın kendi sesinden bir şeyler duyabilirsek eğer, cevaplarda var sanki...

    Bu şarkıyı çok severim bu arada.

    Sizlere geç kalmış teşekkürlerimi sunmaktan başka şu an yapacağım bir şey yok.

    Teşekkürler....

    YanıtlaSil