
SözcüklerSözcüklere dikkat edin,
olağanüstü olanlarına bile.
Çünkü olağanüstü için yapabileceğimizin en iyisini yaparız,
kimi zaman sözcükler arı gibi sokarlar
ve bir öpücük bırakırlar iğne yerine.
Parmaklar gibi değerli olabilir sözcükler
Ve kaya gibi güvenilirdir sözcükler
kıçınıza sokarsınız onları.
Ama hem papatyalar hem de bereler gibi olabilirler.
Yine de severim sözcükleri.
Tavandan düşen güvercinlerdir sözcükler.
Dizlerimde oturan altı kutsal portakaldır onlar.
Sözcükler ağaçlardır, yaz'ın bacakları,
Ve güneş, ve onun tutkulu yüzü.
Ne var ki sözcükler sıklıkla yanıltır beni.
Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki,
Bir sürü öyküler, betimlemeler, atasözleri, vb.
Ama sözcükler yetersiz kalır,
yanlış olanları gelip öper beni.
Kimi zaman uçarım bir kartal gibi
ama bir çalıkuşunun kanatlarıyla.
Yine de sözcüklere dikkat etmeye
ve kibar olmaya çalışıyorum.
Sözcüklere ve yumurtalara özenle dokunmalı.
Bir kez kırıldılar mı olanaksızdır
Onarılmaları.
Yıldızlı Gece“Bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim –dinden dinden.
Sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum”
Van Gogh'un kardeşine bir mektubundan
Şehir yerinde değil,
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında
Şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla
Ah! yıldızlı yıldızlı gece!
Ben böyle ölmek istiyorum
Hareket halinde. Her biri canlı
Ay bile esniyor turuncu rengiyle
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden
Yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor
Ah! yıldızlı yıldızlı gece!
Ben böyle ölmek istiyorum:
Atılıp kollarına gecenin canavarının
O büyük ejderha tarafından yutularak
Hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz
Ne bir dans
Ne bir ağlama.
Yalnız Masturbasyoncunun Baladıİlişkinin sonu ölümdür hep.
Kadın atölyemdir benim. Kaypak gözlü,
kabilemin ve nefesimin dışında
gittiğini saptar. Korkuturum
sadık kalanları. Casusum ben.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Parmaklar kenetli, kadınımdır artık benim.
Çok uzakta değildir. Karşılaştığımdır.
Bir çan gibi çalarım O’nu. Üzerine çıktığın
o çardakta yaslanırım arkama.
Ödünç almıştın beni o çiçekli yayılışta.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Her bir bereketli çiftin süngerle tüyün üstünde
eklemlerle alt alta üst üste birlikte devrildiği
diz çöktüğü ve dürttüğü bu geceyi ele alalım mesela, aşkım.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Kopar bedenim böylece,
sıkıntılı bir mucize. Düş pazarında
sergileyebilir miydim?
Dağılırım. Çarmıha gererim.
Küçük eriğim demiştin.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Sonra kara gözlü rakibim geldi.
Suyun hanımı, doğrularak sahilde,
parmak uçlarında bir piyano, dudaklarında
utanç ve bir flütün hitabı.
Ve çarpık bacaklı katırtırnağıydım ben.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Kadının kelepir bir elbiseyi
raftan alması gibi aldı seni
ve taşın kırılması gibi koptum.
Kitaplarını ve misinalarını geri veririm.
Günün gazetesi evlendiğini yazıyor.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.
Oğlanlar ve kızlar birdir bu gece.
Açarlar döşlerini. İndirirler fermuarları.
Çıkarırlar ayakkabıları. Söndürürler ışığı.
Pırıltılı yaratıklar yalan doludur.
Birbirlerini yerler. Aşırı besilidirler.
Gecede yalnızım, yatakla evliyim.

Fotoğraflar; Brigitte Carnochan