Varlık sebebimiz aynıdır işin başında. Anne ve babamızın bizden izinsiz merhabalaşması. Zaman içinde anlam kazanan yada kaybeden bir varlığım... Bu dünyaya bir çok insan geldi, içlerinde dahiler var, zır deliler, çapulcular... Ben hangisiyim? Ya sen?.... Bir de Shakespeare geldi, tanıdığım andan itibaren varlık sebebim oldu. Büyük ustaya sonsuza kadar saygıyla... Titus Andronicus
21 Kasım 2010 Pazar
Taşların Dili
Geçmişe ait izler beni büyülüyor.
Takip ettiğim toplum ve tarih blogu geçen gün yayınladığı " Kayıp Dillerin Fısıldadıkları " adlı yazısıyla içinden çıkmak istemeyeceğim bir zamana sürükledi beni...
Çoğu şeyler belkide içinde yaşadığımız çağdan çok daha ileri bir boyutta gibi duruyor. O çağda yaşamak istermiydim acaba? diye düşündüm bir an...
M.Ö 18 yüzyılda Sümer dilinde yazılmış bir aşk şiiri çok etkileyiciydi. Üstelik bu şiir Sümer kralı Şusin için bir kadın tarafından yazılmış.Her dönemde en baştaki olmak önem kazanmış gibi gözüküyor. İnanışa göre toprağın bereketini sağlayabilmek için senede bir kere bereket tanrıçası Inanna yerine bir rahibe ile evlenmesi gerekiyormuş kralın. İşte bu törenlerden birinde bir kadın tarafından yazılan aşk şiiri .
“Güvey kalbimin sevgilisi
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı
Arslan, kalbimin kıymetlisi
Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı”
.......
“Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım
Güvey, senin tarafından yatak odasına götürüleyim
Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım
Arslan, senin tarafından yatak odasına götürüleyim”
Yerleşik düzene geçtiğimiz andan itibaren kadına ve erkeğe verilen roller fazla değişmemiş.
Bu yazı da en çok hoşuma giden şey de, evlenme cüzdanı oldu. Taşa çiviyle yazılmış bu belgede neler yazıyor , herkese mi verilirmiş, yoksa yüksek mevkidekilere mi? akla gelen ilk sorular bunlar ama 14 Ekim-31 Aralık tarihleri arasında Rezan Has Müzesinde bir çok şey sergilenecekmiş.
Bu evlilik cüzdanın da ne mi yazıyormuş?
“Puzurhaya Ubartum'u Eş olarak aldı.
Urmeme'nin oğlu Urdamu, Urdumuzida, Bulani, Urdumuzida'nın oğlu Alduga Tanık olarak Kral adına yemin ettiler”
Öyle ya da böyle bir şekilde insanlar kendilerine ait izleri bir şekilde bırakmışlar. Bu izlerden yola çıkarak ne kadar geliştiğimiz, yada diyalektiği zorlayarak gelişmediğimiz tartışılabilir.
Bence kaçırılmaması gereken bir sergi. Bir çok soruya cevap bulunabilir, yada tam tersi kafalar biraz daha karışabilir. Söz konusu insan olduğunda belirsizlik çok daha yoğun benim için.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder