Varlık sebebimiz aynıdır işin başında. Anne ve babamızın bizden izinsiz merhabalaşması. Zaman içinde anlam kazanan yada kaybeden bir varlığım... Bu dünyaya bir çok insan geldi, içlerinde dahiler var, zır deliler, çapulcular... Ben hangisiyim? Ya sen?.... Bir de Shakespeare geldi, tanıdığım andan itibaren varlık sebebim oldu. Büyük ustaya sonsuza kadar saygıyla... Titus Andronicus
4 Mart 2010 Perşembe
Federico García Lorca 1898-1936
Anne.
Gümüş olmak istiyorum.
Küçücüksün,
çok üşürsün sonra.
Anne.
Su olmak istiyorum
Küçücüksün,
çok üşürsün sonra.
Anne,
yastığına oya beni.
Bak işte olur,
hemen şimdi.
Onu genellikle şiirleriyle tanıyoruz. Oysa tiyatro için yazdığı oyunlar, kısa oyunları, ressam kişiliği, piyanist yönü ve besteleri olan İspanyol sanatçıdır.
Ne yazık ki 38 yaşında milliyetçi partizanlar tarafından 1936 yılında katledilmiştir.
Çevresinde apolitik sanatçı olarak tanımlansa da,Katolik Kilisesini, Nazizmi eleştiren yönüyle tanınır.
Şiir denilince ilk aklıma gelen sanatçıların başında geliyor. Şiirde sembolizmi sevdiğim içindir belki ve Lorca bana göre sembolizmi en güzel yansıtan sanatçılardan bir tanesidir.
Umarsız Aşka gazel
Gelmek istemiyor gece
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden
Ne de ben gidebiliyorum.
Ama ben gideceğim.
Akrepten bir güneş şakağımı yesede.
Ama sen geleceksin.
Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış.
Gelmek istemiyor gün.
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden.
Ne de ben gidebiliyorum.
Ama ben gideceğim.
Kurbağalara atarak ağzımda çiğnediğim karanfili.
Ama sen geleceksin.
Çamurlu lağımından karanlığın.
Gelmek istemiyor.
Ne gün,
Ne gece.
Ölebiliriz o yüzden.
Ben senin uğruna.
Sen de benim..
General Franco'ya bağlı faşist yönetim tarafından yargılanmaksızın kurşuna dizildiğinde henüz otuz sekiz yaşındaydı. Öldürülme nedeni olarak da sivil muhafızlar için yazdığı şiir gösterildi.
Karadır atları, kapkara
nalları kapkara demir
pelerinlerinde parıldar,
mürekkep ve mum lekeleri
hepsinin de kurşundan beyni
yoldan aşağı çıkageldiler
o çılgınlar, o gececiler
boğdular geçtikleri yeri...
Delik deşik bedeni bir gün sonra yol kenarında bulundu. Ölüm tutanağında ise şunlar yazılıydı:
"Savaşın doğurduğu yaralar yüzünden ölmüş olup, cesedi yirmi ağustosta viznar alfacar yolu üzerinde bulunmuştur."
Ayağı Karıncalı
Yalnız bir kadın sanmıştım önce
Oysa kocasını aldatan biri
Irmağın orda buluştuk
Gece Santiago gecesi
Işıklar sönüp birer birer
Yanmaya durunca ateşböcekleri,
Son birikintisinde şehrin
Dokundum uykulu memelerine
Türkülü çiçeklerin dalları gibi
Göğsü gözlerime açılıverdi
Ve oniki hançerin bir kerede
Yırttığı ipek gibi sinirli
Hışırtısı kulaklarımda
Kolalanmış eteklerinin.
Işıksız tepeleri ağaçların
Yollar boyunca kocaman kocaman
Ve ufuk köpeklerin ufku
Irmaktan ötelere havlıyordu.
Ne varsa üstünden atlayıp geçtik
Böğürtlenler, dikenler, karaçalılar.
Saçındaki topuzun yere yatınca
Yumuşak toprakta açtığı çukur,
Ben boyunbağımı attığım zaman
Çözüşü onun da düğmelerini
Sıra silahlı kemerime gelince
Sıyrılışı giysilerinden art arda,
Sümbüllerin mi kurbağaların mı
Olamaz hiçbirinin böyle bir teni,
Ne de billurun ayışığında
Sunabildiği var bu ışıltıyı
Kalçaları altımda kaçışıyordu
Hani ürkmüş balıklar gibi
Bir yanı tutuşmuş ateş çemberi
Bir yanı buza kesmiş, sepserin,
O gece dörtnala gördüm kendimi
Sedeften küçük bir taya binmişim
Gördüm, ne dizgin ne de üzengi
At koşturuşlarımın en güzelini.
Neler anlattı sevişirken
Ama söyleyemem erkeğim ben
Hem böyle ağzı sıkı görünmemi
Aydınlık akıl da istiyor zaten
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
çok dokunaklı bir hayat ve geride bırakılan bir sürü güzel söz/dize.."Umarsız Aşka gazel" ve "Ayağı Karıncalı" şiirleri benim de notlarım arasına aldığım şiirler-bir başkasında görmek aynı şeyleri çok mutlu ediyor insanı-diğer şiirleri de aşağıda bendeki Lorka yansımalarının:
YanıtlaSil"Şarkılarımızla bıraktın
bizi avlu içinde
içer bu yıllanmış şarkının
ses vermeyen suyunu
ne kaldı ki ağzında
kızıl, kuru bir tatdan başka
istemek için tekrar
masallarla olgunlaşmış
eski çocuk ruhumu..."
...
"Bir şehiri gölgesi
bırakır çığlık rüzgarda
herşey yalan dünyada
ne kaldı sessizlikten başka
bırakında ağlıyayım
beni bu tarlada..."
...
"Bir çift gözle geldim
bu dünyaya
ya sonra
bir kilim, bir kandil
kuru toprakta
istedim ki varayım
iyilerin vardığı yere
vardım da, aman tanrım !
yine yolun sonunda
bir kilim, bir kandil,
kuru toprakta..."
...
"Dili bir kalıp sabundu
yıkadı sözleri ve sustu
şimdi suya bakıp avunur..."
çok güzel bir blog hazırlamışsınız,
YanıtlaSilemeğinize sağlık.
Teşekkür ederim
YanıtlaSil