24 Aralık 2011 Cumartesi

Ahmed Şamlu



Yirminci yüzyıl İran Fars şiirinin doruğu kabul edilen şair, öykücü, romancı, oyun yazarı, çevirmen, gazeteci, dergi yayımcısı, eleştirmen...


Ölümden...

Ölümden korkmuş değilim hiç
pespayeliğinden
kırılgan gerçi
elleri.
Tek korkum
insan özgürlüğünün
mezarcının ücretinden
ucuz olduğu
bir ülkede
ölmek.

Aramak
bulmak ve
karar vermek
özgürce
ve
bir
kale yapmak
kendi özünden.
Değil mi ki ölüm daha
değerli bütün bunlardan
hiç ama hiç korkmuş
değilim
ölümden ...



Bu Çıkmazda

Ağzını kokluyorlar.
Seni seviyorum demiş olmayasın sakın.
Canını kokluyorlar.

Tuhaf zamanlardayız sevgilim…

Yolları kesip,
aşkı kamçılıyorlar
yol boylarında.

Aşkı zulalamak en iyisi…

Bu çarpık çıkmazda, bu uğunduran soğukta
kürek kürek şiirlerle, şarkılarla
besliyorlar kendi ateşlerini.
Farklı düşünmeyi aklından bile geçirme.

Tuhaf zamanlardayız sevgilim…

Gecenin bir yarısı kapıyı çalan
ışığı öldürmeye geliyor.
Işığı zulalamak en iyisi…

Ellerinde kanlı satır ve sopalarla
köşe başlarını tutmuş kasaplar.

Tuhaf zamanlardayız sevgilim…

Dudaklardan gülmeleri kazıyorlar,
ağızlardan şarkıları.
Neşeyi zulalamak en iyisi…

Zambakların ve leylakların ateşinde
kanaryaları közlüyorlar.

Tuhaf zamanlardayız sevgilim…

Cenazemizde şölen yapıyor Şeytan,
kendinden geçmiş, zaferine kadeh kaldırıyor.

Tanrıyı zulalamak en iyisi…



Kimdir?


12 Aralık 1925'te Tahran'da doğdu.

Çocukluk yıllarında asker olan babasının görevi nedeniyle ülkesinin dört bir yanını gezdi. Lisede okurken siyasi etkinliklerinden dolayı dört yıl tutuklu kaldı (1941-45). 1946'da idam mangasının önüne çıkarıldı, son anda hükümetin affıyla serbest bırakıldı.


Sokhane Nov (Yeni Söz, 1948), Rouzane (Pencere, 1950), Bamshad (1956) dergilerini çıkardı. 1952'de Macaristan'a gitti, burada iki yıl İran Büyükelçiliği Kültür Müşaviri olarak görev yaptı.1974-1979 yıllarında birçok uluslararası konferansa katıldı; Avrupa ve Amerika'nın çeşitli üniversitelerinden çağrılar aldı. Avrupa ve Amerika'da yaptığı okuma turneleriyle şiirini dünyaya tanıttı. 1990'lı yıllarda hükümetin baskı ve sansürlerine karşı imzaladığı bir ''aydınlar dilekçesi'' nedeniyle baskılara uğradı. Kitaplarının yayımlanması yasaklandı .

Yaşamının son yıllarını Tahran'ın 50 kilometre uzağındaki bir yayla köyünde sürdürdü, diyabet hastalığı nedeniyle 24 Haziran 2000 tarihinde yaşamını yitirdi.




17 Aralık 2011 Cumartesi

Gölgeleri Kullanmak



photo;Imogen Cunningham


Gölgeleri Kullanmak


İşte bir ses geçiyor sıkıntıdan
baksam pencerede yağmur da var,
hani saçlarını ya da göğsünü
çok ince bir hüzünle bezeyen.
Oyuncaklar da var yalnızlıktan
bir parkta ölümü güzel kılar,
hani sarmaşıkça uzandığın yatakta
durmadan aşıladığım sana.

Hayır yaşamıyor suda o balık,
bir yanıltı daha çiçek aldığım.
Herkesin bebeği var odalarda
ölüme ve daha sıkılmak için.
Uzayan sakalım sabaha kadar
uçup giden bir kuş koynundan,
belki yanında bile olmadım.

Eğildiğin sular da yalan
salınıp duran gemilerle aldanma.
Demiyorum hiç mi olmasın kokun, o yatak.
Ben umutsuzluğun domino taşı
şimdi açım, suskunum bak.
Hele bir çağırsın kanın türküsü
hele bir kıpırdasın kumsalda
ağları ve renkli balıklarıyla halk,
silâh tutarım dağlarda.

Bu oda emanet, hadi uzan,
şimdi ellerim de çok nazlı
bir karanfille kanar.
Sunduğum bu yalnız, çocuk ülke,
bak, gece de göğsümde çok ağır,
şaşkın değilim ama silahımı yitirdim.
Gelsin leylâkların açma zamanı
mümkün silâhımı halkımla bulmak.

Hadi uzan özlemim kadar,
bulutlar gidiyor, şimdi işim
çoğaltıp gölgeleri kullanmak.


Ahmet Oktay

Şiiri anımsamama sebep olan dolandagel sitesinde fotoğrafçı Imogen Cunningham 'ın diğer fotoğraflarına ve hayatıyla ilgili çok güzel bir sunuma ulaşabilirsiniz.

dolandagel